AFYONKARAHISAR (AA) – Fatih Mahallesi’nde yaşayan ve bir işletmede işçi olarak çalışan Tabakoğlu’na 2009 yılında kalp yetmezliği tanısı konuldu.
İlaç tedavisiyle 5 yıl zor günler geçiren ve hastalığı iyice ilerleyen Tabakoğlu’na, 2014’te Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde yapay kalp cihazı takıldı.
Yapay kalple 3 ay yaşayan Tabakoğlu, aynı yıl Yalova’da bir inşaattan düşen ve beyin ölümü gerçekleşen işçinin kalbiyle sağlığına kavuştu.
İzmir’de hastanede düzenli takibi yapılan Tabakoğlu, şimdi Afyonkarahisar Diyaliz Hastaları Organ ve Doku Nakillileri Yaşatma Derneği (AFDİDER) bünyesinde organ bağışı çalışmalarında yer alıyor.
Tabakoğlu, AA muhabirine, kalp nakli olmadan önce solunum yetmezliği ve hareket edememe sorunları yaşadığını söyledi.
Ameliyat süreçlerinin de zorlu geçtiğini dile getiren Tabakoğlu, şöyle konuştu:
“Allah’a çok şükür 9 yıldır sağlığımız iyi. Sıkıntım yok ama sonuçta kendi kalbimiz değil. Eski yaşantım gibi çok hareketli olamıyorum. Kendimi de çok zorlamıyorum. Rutin yaşantımı sürdürüyor, kendimi taşıyorum. ‘Her şey bitti’ denildiği anda kalp nakliyle yeniden yaşama tutunduk. Bu çok değişik bir duygu. Ama Allah, bize ikinci bir şansı tanıdı. O yüzden kendimi çok şanslı görüyorum.”
Kalbini taşıdığı kişinin ailesiyle sürekli görüşüyor
Tabakoğlu, organ nakli konusunda İzmir, Ankara, İstanbul ve farklı illerde başarılı ameliyatlar yapıldığını vurguladı.
Kalp nakli sonrası İzmir’de her ay kontrollerinin olduğunu aktaran Tabakoğlu, “Yalova’da bir inşaat işçisinin kalbini taşıyorum. Çalıştığı inşaatın ikinci katından düşmüş. Beyin ölümü gerçekleşince aile, nakil konusunda hastanede son anda karar veriyor. Ailesiyle sürekli görüşüyorum. Allah razı olsun, onlar da çok iyi bir aile. Nakil aralık ayında olduğu için hava şartları kötüydü, kalp Yalova’dan İzmir’e Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) uçağıyla getirildi.” diye konuştu.
Tabakoğlu, AFDİDER’e üye olduğunu ve organ bağışı konusunda yaptığı çalışmaları anlattı.
Organ bağışı çağrısında bulunan Tabakoğlu, “Ülkemizde her bireyin organ bağışına duyarlı olması gerekiyor. Çünkü, öldükten sonra insanların organları toprak altında çürüyüp gidiyor. En azından ‘bir organ bir can’ diyoruz.” ifadesini kullandı.
Muhabir: Arif Yavuz