BUGANDA (AA) – 6 bin 650 kilometre uzunluğuyla dünyanın en uzun nehri kabul edilen Nil Nehri, 11 ülkeden geçerek 500 milyondan fazla kişi için hayat kaynağı konumunda.
Medeniyetleri şekillendiren ve Afrika tarihini etkileyen Nil havzası, Afrika kıtasının yüzde 10’unu oluşturuyor.
Uganda sınırları içinde doğan Beyaz Nil, yüzyıllar boyunca bereketin simgesi olurken aynı zamanda Mısır uygarlığının doğmasında önemli bir etmen oldu.
Mısır’da yüzyıllar boyunca temel tarım ürünleri için su kaynağını oluşturan Nil Nehri, aynı zamanda geometri gibi bilim dallarının da gelişmesini sağladı.
Nil Nehri’nden kaynaklı yaşanan su baskınları, Mısırlıların takvim alanında gelişmesini sağlarken bölge halkının temel besin kaynağı balıkçılığın gelişmesine ve yaban hayatının varlığının korunmasına katkı sağladı.
Tur rehberi Charles Auma, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Şu anda Afrika’nın en uzun nehri olan ve Akdeniz’e akan Nil Nehri’nin kaynağında bulunuyoruz. Burası Viktorya Gölü ve Nil Nehri’nin doğduğu yer.” dedi.
Beyaz Nil’in Uganda’nın Jinja şehrinden doğduğunu belirten Auma, nehrin Güney Sudan’ı geçerek Sudan’a ulaştığını ve burada Etiyopya’dan gelen Mavi Nil ile birleştiğini anlattı.
Üç ayrı kolun birleştiği nehir
Tarih boyunca Nil’in kaynağı farklı rivayetlerle anlatılırken kimi zaman da bilinmez bir sır olarak kaldı. Kimileri nehrin Yemen’den kimileri Libya’dan doğduğunu iddia ederken kimileri ise bunu, Fırat Nehri’nin devamı olarak tasvir etti.
Nil suları Beyaz Nil, Mavi Nil ve Atbara olmak üzere üç ana kolun birleşmesiyle Akdeniz’e dökülüyor.
Kenya, Etiyopya ve Uganda’nın çevrelediği Viktorya Gölü’nün Uganda sınırı içinde doğan Beyaz Nil, Güney Sudan’dan geçerek Etiyopya’da doğan Mavi Nil ile Sudan’da birleşiyor. Tek hat halinde Mısır’ı güneyden kuzeye geçen Nil suları bu ülkede Akdeniz’e akıyor.
Bereketin simgesi
Nil havzasından bugün Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC), Tanzanya, Burundi, Ruanda, Kenya, Uganda, Güney Sudan, Etiyopya, Eritre, Sudan ve Mısır olmak üzere 11 ülke faydalanıyor.
Nil suları yüzyıllar boyunca bereketin simgesi kabul edildi.
Tarihçi Herodot, Mısır’ı Nil’in bir armağanı olarak tanımlarken Mısır’da uygarlığın gelişmesinde Nil Nehri’nin önemli yeri bulunuyor.
Nil’in sulama amacıyla kullanılması Mısır’da çok eski tarihlere dayanırken gelişen teknolojiyle 19’uncu yüzyıldan itibaren inşa edilen baraj ve kanallar, Nil sularının daha verimli kullanılmasını sağladı.
Nil Nehri tarih boyunca taşımacılıkta da sık kullanılan yollar arasında yer aldı.
Öte yandan Mısır’da Asyut ve Aswan barajları, Sudan’da Sennar Barajı, Etiyopya’da Rönesans Barajı ve Uganda’da Nalubaale Barajı ise Nil sularından gerekli elektrik enerjisinin elde edilmesini sağladı.
Nil sularının paylaşımı
Nil sularının paylaşımı konusunda bölge güçlerinin jeopolitik mücadelesi, nehrin aynı zamanda çatışmaların merkezine oturmasına neden oluyor.
Bölge ülkelerinde yaşanan iklim değişikliği ve kuraklık ise Nil sularının önemini artırıyor, üzerindeki mücadeleyi de derinleştiriyor.
Bugün Etiyopya ve Mısır arasında gerginliğine yol açan Nil sularının paylaşımı, 1929’da İngiltere ile Mısır arasında yapılan bir anlaşmaya kadar uzanıyor.
Bu anlaşmayla Nil sularının kullanım hakkının çoğu Mısır’a verilirken az bir kısmı ise Sudan’da kaldı. Sudan’ın bağımsızlığını kazanması sonrası ise 1959’da Mısır ile yeni bir anlaşma yapılarak kullanım hakkı yüzde 25’e çıktı.
Etiyopya, Mavi Nil’in topraklarından doğmasına rağmen 1929 ve 1959 anlaşmasına dahil edilmedi.
2010’a gelindiğinde Burundi, Etiyopya, Kenya, Ruanda, Tanzanya ve Uganda, Nil suyunu daha eşit paylaşmak ve Mısır’ın veto yetkisini kaldıran ortak bir anlaşma imzaladı ancak Mısır ve Sudan, mevcut su kullanım haklarından feragat etmek istemedikleri için bu anlaşmayı reddetti.
Gerginlik, Etiyopya’nın 2011’de Rönesans Barajı’nı inşa etmeye başlamasıyla tırmanışa geçti. Mısır ile Etiyopya arasında başlayan kriz Sudan’ın da dahil olmasıyla genişledi.
Mısır ve Etiyopya’nın Hedasi Barajı anlaşmazlığı
Nil sularının yaklaşık yüzde 80’i topraklarında doğmasına rağmen sadece yüzde 3’ünden yararlanabilen Etiyopya, Afrika’nın en büyüğü olacak Hedasi Barajı’nın inşasına 2 Nisan 2011’de başladı.
Baraj, Sudan-Etiyopya sınırına yakın bölgede, Nil Nehri’ni yüzde 85 besleyen Mavi Nil Nehri kolu üzerinde yapılması nedeniyle büyük önem taşıyor.
Etiyopya, Hedasi Barajı ile enerji açığını kapatmayı ve elektrik satmayı amaçlıyor.
Addis Ababa yönetimi, Mısır ve Sudan ile anlaşmaya varmamasına rağmen barajın doldurulmasında ısrar ederken Kahire ve Hartum yönetimleri ise Nil suyunun paydaş ülke başına düşen yıllık payların etkilenmemesi için öncelikle üçlü anlaşmaya varılması gerektiğini belirtiyor.
Mısır ve Sudan’ın itirazları nedeniyle bölgesel krize dönüşen Hedasi Barajı inşaatının yüzde 80’ini tamamlayan Etiyopya, 2022 itibarıyla elektrik üretimine başlarken Mısır’ın barajlarındaki elektrik üretiminin yüzde 20 ila 40 düşeceği değerlendiriliyor.
Muhabir: Gökhan Kavak