İSTANBUL (AA) – Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Türkiye’nin gençlerine ilham vermek ve onların geleceğe iz bırakacak adımlarını desteklemek amacıyla düzenlenen “Halkbank Gençİz Zirvesi”nde yaptığı konuşmada, Kasımpaşa’da doğduğunu ve Rizeli bir ailenin çocuğu olduğunu söyledi.
Eğitim hayatı hakkında gençlere bilgi veren Bak, Kasımpaşa Orbay Ortaokulu’nu birincilikle bitirdiğini, sonrasında Kabataş Erkek Lisesi’ni kazandığını, İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi’nde de lisans eğitimini tamamladığını anlattı.
Eğitimi süresince sporla da ilgilendiğini, futbol oynadığını, 16 yaşındayken takım kaptanı olarak yöneticilik yaptığını dile getiren Bak, üniversitede okurken İstanbul’da futbol hakemliği de yaptığını belirtti.
Gençlik ve Spor Bakanı Bak, Kabataş Erkek Lisesi’nde iyi bir İngilizce eğitim aldığını, bunu üniversitede devam ettirdiğini, sonrasında yurt dışına gitmek istediğini, İngiltere’ye gitmeye karar verdiğini ve imkansızlıklar nedeniyle Londra’ya kara yoluyla gittiğini söyledi.
Eğitim masraflarını karşılamak için bir yandan Londra’da restoranda bulaşıkçılık yaptığını ve dönercide çalıştığını diğer yandan da okuluna gidip geldiğini anlatan Bak, yüksek lisans bursu için bir şantiyede inşaat mühendisi yardımcısı olarak çalıştığını da kaydetti.
Bakan Bak, bu şekilde paranın bir kısmını biriktirdiğini, kabul aldığı Nottingham Üniversitesi’ne okul ücretinin ilk taksitini ödediğini ve yüksek lisansa başladığını dile getirdi.
“Hayatınıza dokunan insanları asla unutmayın”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kasımpaşa’dan komşusu olduğunu belirten Bak, okurken ödeyemediği taksit için o dönem Refah Partisi İl Başkanlığı yapan Erdoğan’a mektup yazıp, ondan yardım istemesi üzerine Erdoğan’ın kendisine burs yolladığını söyledi.
Osman Aşkın Bak, bu süreçte hayatına dokunan insanları hiç unutmadığına dikkati çekerek, gençlere “Hayatınıza dokunan insanları asla unutmayın. Hayatınıza dokunan herkese teşekkür edin, asla unutmayın. Annenizi, babanızı, öğretmeninizi asla unutmayın.” tavsiyesinde bulundu.
Siyasette Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında çırak olarak yetiştiğini, 4 dönem milletvekilliği yaptığını, 65. Hükümet’te bakanlık yaptığını, şimdi de bu görevi sürdürdüğünü belirten Bak, “Gençlere güveniyoruz, sizlere inanıyoruz. Hayattan hiçbir zaman vazgeçmeyin. Hayallerinizin peşinden koşun. Enerjinizi asla yitirmeyin. Hayatı sevin, ülkenizi sevin. Ülkeniz için çalışmaya devam edin. Çok çalışmak zorundayız.” ifadelerini kullandı.
Zor zamanların güçlü insanlar yetiştirdiğini dile getiren Bak, “Mücadeleye devam.” diyerek konuşmasını tamamladı.
Bakan Göktaş: Karşılaştığımız zorluklar insanı daha dirençli hale getiriyor
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ise T3 kuşak önce Türkiye’den Avrupa’ya göç etmiş bir ailenin çocuğu olduğunu, Brüksel’de dünyaya geldiğini, bütün eğitimini orada tamamladığını söyledi.
Ailesinin market işlettiğini belirten Göktaş, “Ben de bir esnaf çocuğu olarak yıllarca okul sonrası ailemin marketinde kasiyerlik yaptım. Burada çalışmak çok önemli bir hayat tecrübesi oldu. Çünkü bizim Türk mahallesinin çok uzağında olan bir mahalledeydi. Üniversiteye gidiyorsunuz, farklı bir dünya. Geldiğiniz mahalle orta düzeyin yaşadığı bir mahalle. Bu bana inanılmaz bir hayat tecrübesi kazandırdı.” diye konuştu.
Göktaş, üniversitede hukuk okumak istediğini dile getirerek, şöyle devam etti:
“Ancak bir gün yine marketi kapatıyorduk. Babam, ‘Bu hayali kuruyorsun ama Belçika’da başörtülü avukat olamazsın, dişçi ya da eczacı ol. Ben sana güzel bir eczane açarım.’ dedi. Ben de, ‘Hukuk okumak, avukat olmak istiyorum. Çünkü buradaki olayları, adaletsizlikleri görüyorum. Bunun için mücadele etmek istiyorum.” diye cevap verdim. Babam da, ‘Hayallerin yarım kalabilir. O yüzden söylüyorum ama istersen yine de hukuk oku. Belki ilk başörtülü avukat sen olursun’ dedi. Ben de ‘Baba ne diyorsun, ilklerin insanı olacak ben miyim? Ben marketçi Hasan’ın kızıyım. Burada büyüdüm, mümkün değil.” dedim. Yıllar sonra, ‘Acaba uluslararası ilişkiler mi okusam?’ diye düşündüm, Babam da ‘Büyükelçi olarak nasıl hayatını kuracaksın? Zor bu işler’ dedi.”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, işletme mühendisliği bölümünü okurken gizlice uluslararası ilişkiler bölümüne gittiğini kaydederek, okul sonrasında aynı zamanda babasına da markette yardımcı olduğunu söyledi.
Göktaş, “Yıllar sonra hayat beni öyle farklı yerlere itti ki aslında hiç hayalimde olmayan siyasete girmiş oldum. Avrupa’nın ilk başörtülü milletvekili oldum. Allah kimseye kaldıramayacağı yükü yüklemez. Bu gerçekten büyük bir azim, büyük bir kararlılık.” diye konuştu.
Başa bir zorlukla karşılaşıldığında onun üstesinden gelinmesi gerektiğine dikkati çeken Göktaş, zorlukların insanı daha dirençli hale getirdiğini, yasakların ve “Sen bunu yapamazsın” şeklindeki ifadelerin güçlendirdiğini anlattı.
Bakan Göktaş, gençlere şöyle seslendi:
“Sizin sadece elinizde olan şu: ‘Kendime inanıyorum, güveniyorum, bu zorluklar var ama ondan büyük ben varım. İnançlarım, çalışmam, azmim var. Elimden geleni yapayım. Belki bu eşiği aşarım.’ demek. Her seferinde kendinize inanmak. Ailemizin desteği çok kıymetli. Yıllar sonra Cezayir Büyükelçiliğine atanan ilk kadın büyükelçi oldum. İlk defa orada da bir büyükelçiye devlet nişanı verdiler. O da bana nasip oldu. Hayat, hiçbir zaman size altın tepside sunulmayacak. Yeter ki azimli olun, yeter ki inanın. Karşınıza her zaman zorluklar çıkacak. Benim karşıma çok zorluk çıktı. O zorluklarda tıkanıp kalsaydım olduğum yerde kalırdım. Her zaman inandım nerede olursam olayım yapabildiğimin en iyisini yapmak istedim. ‘Markette de en iyi esnaf ben olacağım.’ dedim.”
Gençlere kendilerine inanmalarını tavsiye eden Göktaş, bunu yapmaları halinde çok farklı kapılar açılacağını söyledi.
“Sosyal hayatı çok geniş bir öğrenciydim”
“Yarının liderleri sizler olacaksınız ve sizlere güzel bir ülke emanet etmek istiyoruz.” diyen Göktaş, şunları kaydetti:
“Ben bir gün bakan, büyükelçi olacağım.’ diye bir hedef asla koymadım. Her zaman olduğum yerde en iyisini yapmak için uğraştım. O marketi süpürdüğümde de en iyi ben süpüreyim diye uğraştım. Kasiyerlik yaptığımda da en iyi satıcı ben olayım diye uğraştım. Babamın durumu iyiydi ama her zaman şunu söyledi: ‘Yardımcı olursan ben de sana yardımcı olurum.’ Okul sonrası çocuklara ders veriyordum. Babam bana harçlık veriyordu ancak farklı şekillerde de bir kazanç sağlamaya çalıştım. Bu da beni çok geliştirdi. Sosyal hayatı çok geniş bir öğrenciydim. Derneklerde çok faaldim. Brüksel Üniversitesi’nde ilk Türk öğrenci kulübünü kurdum. Gerçekten yaptığınız işin en iyisini yapın. Oraya bir katma değer sağlamaya gayret edin. İnanın ki karşınıza çok daha farklı kapılar açılacak.”
Muhabir: Zeynep Rakipoğlu,Semra Orkan