ANKARA (AA) – Çoğunlukla iletişim kurmak, bilgiye erişmek ve eğlence gibi pek çok farklı amaç için kullanılan teknoloji, aynı zamanda insan sağlığı ve psikolojisi üzerinde çeşitli yan etkilere neden oluyor.
Araştırmalar, başta sosyal medya ve internet olmak üzere her gün daha da gelişen teknolojinin hayatı kolaylaştırmasının yanı sıra kişiler üzerinde kaygıya ve depresyona yol açtığına, dikkat süresinde ve uyku kalitesinde azalmaya neden olduğunu belirtiyor.
Parmak hareketiyle saniyeler içinde tüketilen sosyal medya içerikleri, yalnızca eğlence alışkanlıklarını değil, düşünme biçimini, ilişkileri ve hatta zihinsel sağlığı da şekillendiriyor.
Sosyal medya hesapları üzerinden yapılan paylaşımlarla düzenli ve sürekli geri bildirim almaya koşullanan kişiler, bir tür “sosyal onay” beklentisi içine girebiliyor ve bu durum, kişilerin ruh sağlığını ve öz saygısını olumsuz etkileyebiliyor.
Sosyal medyanın sürekli uyarıcı ve değişken yapısı, insanların dikkat ve odaklanma süresini ciddi ölçüde azaltıyor. Çok sayıda uygulamanın bulunduğu cep telefonlarına gelen bildirimler kişinin günlük rutin işlere konsantre olma yetisini azaltıyor.
We Are Social ve Meltwater’ın 2024 Dijital Raporu’na göre, dünya genelinde her bir kişi günlük ortalama 2 saat 23 dakikasını sosyal medyada geçiriyor.
“İnsanlar uzun süreli içerik izlerken geliştirebilecekleri bilişsel sabır yeteneğini kaybetti”
California Üniversitesi Irvine kampüsünden Psikolog Gloria Mark, sosyal medyadaki içeriklerin insan psikolojisi üzerindeki olumsuz etkilerini AA muhabirine anlattı.
Video paylaşım ve sosyal medya uygulamaları üzerindeki TikTok videoları, YouTube Shorts ya da Instagram’daki “reels” videoları gibi kısa süreli içeriklerin gitgide artmasının kişilerin dikkat süresini olumsuz etkilediğini dile getiren Mark, “İnsanlar uzun süreli içerik izlerken geliştirebilecekleri bilişsel sabır yeteneğini kaybetti.” ifadesini kullandı.
Mark, bu “hızlı tempolu” içerik formatının daha uzun süreli videolara, podcastlere ya da makalelere karşı “daha az tolerans” gösterilmesine yol açabileceğini aktardı.
Dikkat ve odak durumunu “hızlı şekilde değiştirme” isteğinin stresle ilişkili olabileceği değerlendirmesini yapan Mark, konuyla ilgili yürüttüğü araştırmalar sonucunda bu kanıya vardığını belirtti.
“Ekrana odaklanma süresi ortalama 47 saniyeye düştü”
Mark, “Sonsuz kaydırma ve algoritmalar, insanları ekrana bağlı tutmak için kullanılan psikolojik bir tekniktir.” diyerek, sosyal medya üzerindeki hızlı tüketilen içeriklere sürekli olarak maruz kalmanın kısa biçimli içerik izleme davranışını pekiştirdiğini kaydetti.
Sosyal medya kullanımının konsantrasyon becerilerini azalttığına yönelik bilimsel kanıtlar bulunduğunu dile getiren Mark, kendisinin de bu alanda çalışmalar yürüttüğünü belirterek, “20 yıl önce insanlar ortalama 2 ila 12 dakika boyunca ekrana odaklanıyordu. Günümüzde ise bu süre ortalama 47 saniyeye düştü.” ifadelerini kullandı.
“İnsanlar uzun süreli içeriklerle zaman geçirme becerilerini ve ilgilerini zamanla kaybedecekler”
Sürekli olarak maruz kalınan bu içeriklerin, internet kullanıcılarının “her zamankinden daha fazla ve daha çabuk sıkılmalarına” neden olduğunu vurgulayan Mark, bunun sonucunda film, kitap ya da yüz yüze sohbetlere odaklanmada zorluk yaşandığını söyledi.
Mark, “Hızlı tüketilen formatlar bilişsel sabrı öğrenmemizi engelliyor.” dedi.
Gelecek nesillerin ağırlıklı olarak kısa formatlı içeriklerle büyümesinin uzun vadeli toplumsal ya da gelişimsel etkileri olabileceğinin öngörüldüğünü dile getiren Mark, “İnsanlar uzun süreli içeriklerle zaman geçirme becerilerini ve ilgilerini zamanla kaybedecekler.” şeklinde konuştu.
Mark, insanların derinlemesine, yavaş ve üzerine düşünerek okuma alışkanlıklarının da sosyal medya içeriklerinin etkisiyle giderek azalabileceğine dikkati çekti.
Öte yandan, yoğun sosyal medya kullanımının, anksiyete, depresyon veya stres gibi çeşitli mental sağlık sorunlarına yol açıp açmadığı konusunda yapılan araştırmaların net olmadığını aktaran Mark, şunları söyledi:
“Bazı çalışmalar bir bağlantı olduğunu gösterirken, diğerleri herhangi bir etki olmadığını gösteriyor. Aile ilişkileri, finansal durum, siyaset ve iklim değişikliği gibi kaygı ve stresi etkileyen o kadar çok faktör var ki, bu konuda sosyal medyayı ne kadar suçlamak gerektiğini bilmek zor.”
Sosyal medya öz saygıyı olumsuz etkiliyor
Mark, sosyal medyanın insanların psikolojisi üzerindeki bir diğer olumsuz etkinin öz saygı konusunda gözlemlendiğini vurguladı.
Sosyal medya kullanıcılarının hesaplarında “en iyi hallerini” paylaştıklarını dile getiren Mark, bu durumun insanları zaman zaman kıyaslamaya teşvik ettiğini ve bunun sonucunda kendilerini kötü hissetmelerine neden olduğunu kaydetti.
Mark, “Dijital dünyada teknolojiden uzun süre uzak kalamıyoruz. Geri döndüğümüz anda da eski alışkanlıklar geri geliyor.” ifadelerini kullanarak, “dijital detoksun” mental sağlığa ve odaklanma kapasitesine iyi gelebileceğini ancak bu etkinin “geçici” olacağını aktardı.
Mark, konuyla ilgili eğitsel içeriklerin de bu sorunu çözmede etkili olabileceği önerisinde bulundu.
Muhabir: Şilan Turp