İSTANBUL (AA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Topkapı Sarayı Saat Müzesi’nin açılışı dolayısıyla düzenlenen “Topkapı Sarayı’nda Zaman ve Sanat” programında yaptığı konuşmada, sarayın Osmanlı kültürüne, sanatına ve manevi kimliğine ışık tutan ender koleksiyonlarıyla benzersiz bir yer olduğunu söyledi.
- Topkapı Sarayı içerisindeki Has Ahırlar bölümünde “Saat Müzesi” açıldı
Müzenin son derece titiz bir çalışmanın ürünü olduğunu kaydeden Erdoğan, “Bugün zamanı ölçmeyi zarif bir sanata dönüştüren medeniyetimizin zevkiselimine ve hayat felsefesine şahit olacağımız bir yolculuğa çıkıyoruz. Eminim ki bu müze, yurt içinden ve dünyanın dört bir yanından gelen tarih meraklıları ve sanatseverler için güçlü bir cazibe merkezi olacaktır.” diye konuştu.
Erdoğan, Milli Saraylar İdaresi Başkanı Yasin Yıldız’ın şahsında, başkanlığın tüm mensuplarını gönülden kutlayarak, emeği geçen herkese şükranlarını sundu.
Her müzenin bir medeniyet vitrini olduğunu ifade eden Erdoğan, “Müzeler, bize kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi, uzun tarihsel yolculuğumuz içindeki yerimizi anlatır. Hayata ve dünyaya, doğru bir perspektiften bakmamıza imkan verir. Kimi zaman bir antik dönem mozaiği kimi zaman sedef kakmalı ahşap bir yazı masası kimi zamansa asırlara meydan okumuş bir el yazması insanlığın büyük hikayesinin satırları olur.” ifadelerini kullandı.
Emine Erdoğan, müzelerin aynı zamanda birer kamu diplomasisi merkezi ve ülkelerin yumuşak gücünün icra edildiği sembol mekanları olduğuna dikkati çekerek, Türkiye’nin, doğusundan batısına birçok medeniyetin imzasını taşıyan eserlerle dolu topraklar olduğunu vurguladı.
“Müzeler, yaşayan mekanlar haline geldi, ziyaretçi sayıları arttı”
Türkiye’nin dünyada oldukça özel bir konuma sahip olduğunun altını çizen Erdoğan, “Bildiğiniz gibi son yıllarda müzecilik anlayışı hızlı bir değişime uğradı. Müzeler, yaşayan mekanlar haline geldi, ziyaretçi sayıları arttı. Bu da bize tarihimizi ve kültürel mirasımızı dünyaya çok daha iyi tanıtabilmemiz için önemli bir fırsat tanıyor. İşte burada sergilenen eserler de bu mirasın ihtişamını gözler önüne seren örneklerden biridir.” dedi.
“Şunu büyük bir mutlulukla ifade ediyorum ki Topkapı Sarayı Saat Koleksiyonu, dünya saatçilik tarihinin en değerli hazinelerinden biri olarak değerlendiriliyor.” ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Yaklaşık 380 eserin içinde, dünyada eşi benzeri olmayan parçalar var. Hanedan mensuplarının saatleri, diplomatik hediyeleşmeyle gelen saatler ve saray atölyelerinin üretimleri koleksiyona oldukça seçkin bir hüviyet kazandırıyor. Her bir parçada, sanatın zarafetiyle, zanaatın maharetinin eşsiz buluşmasını müşahede ediyoruz. Saatçilik geleneğimizin ve dönemin ince el sanatlarının izini sürüyoruz. Osmanlı kuyumculuğunun ve süsleme sanatlarının birleştiği saat kasalarının güzelliği, insanı gerçekten de kendine hayran bırakıyor. Bu miras, dünyanın en prestijli müzelerinde bile rastlanmayan bir niteliktedir.”
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır.” sözünü aktaran Erdoğan, zamanın insanın her dönem yeniden tanımladığı, farklı anlamlar yüklediği ve etrafında kültür oluşturduğu bir sır olduğuna değindi.
“Koleksiyondaki her bir eser, bize bambaşka bir zaman kültürünü gösteriyor”
Zamanla güneşin gölgesini izleyerek kurdukları ilişkinin su saatlerinden kum saatlerine, köstekli saatlerden duvar saatlerine, kol saatlerinden dijital saatlere uzanan bir serüvenle devam ettiğini dile getiren Erdoğan, bugün fiziksel saatlerin gündelik yaşamdaki varlığının giderek azaldığı, zamanın ekranlardaki dijital saat görünümlerinden takip edildiği bir dönemde olunduğunu anlattı.
Emine Erdoğan, “Bu koleksiyondaki her bir eser, bize bambaşka bir zaman kültürünü gösteriyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun zaman algısını diplomatik ilişkilerde saatin oynadığı rolü ve estetiğin hayattaki merkezi konumunu anlatıyor. Dolayısıyla bu saatler, yalnızca bir geçmiş zaman eşyası değil, üretildikleri dönemde hayatın nasıl düzenlendiğini anlatan tarihi kaynaklardır.” diye konuştu.
Saat kasalarının üzerindeki büyüleyici sanatın, becerinin olduğu kadar zamana gösterilen saygının da bir ifadesi olduğuna işaret eden Erdoğan, “Eğer bugün zaman çok hızlı akıyor ve 24 saat bize yetmiyorsa, bunun sebebi hayatla kurduğumuz ilişkinin değişen biçimidir. Oysa Osmanlı’da yetişen büyük Mevlevi saat ustalarının elinden çıkan saatler, bize sadece zamandan değil iç dünyamızdan da haber verir. Yelkovanın, akrebin, çarkların, zembereğin ahenkli dönüşleri, bize sabrı, edebi ve insanın tekamül yolculuğunu hatırlatır.” ifadelerini kullandı.
Emine Erdoğan, müzenin ziyaretçilerine zengin bir tarih ve sanat şöleniyle birlikte hayat üzerine tefekkür edilecek tarihsel bir bilgelik de sunacağına inandığını belirterek, müzenin hayırlara vesile olmasını diledi.
Programda, Milli Saraylar İdaresi Başkanı Yasin Yıldız, Emine Erdoğan’a günün anısında iç deseni lale ve karanfil motiflerinden oluşan, kenar zemin boyamaları Rumi ve manzara resimleriyle bütünleştirilerek bezenen tablo saat hediye etti.
Emine Erdoğan, protokol heyetiyle kurdele keserek açtıkları müzeyi gezdi, eserler hakkında bilgi aldı.
Programa, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, yazar Sadettin Ökten, hattat Mehmet Özçay’ın yanı sıra bazı sanatçılar ile kültür ve sanat dünyasından birçok isim katıldı.
“Yaklaşık 380 eserin içinde, dünyada eşi benzeri olmayan parçalar var”
Emine Erdoğan, NSosyal hesabından yaptığı paylaşımda, tarihin güzide mekanı Topkapı Sarayı’nda son derece titiz bir çalışmanın ürünü olan “Zaman ve Sanat Müzesi”nin açılışını gerçekleştirmenin mutluluğunu paylaştıklarını kaydetti.
Erdoğan, “Dünya saatçilik tarihinin en değerli hazinelerinden biri olarak değerlendirilen Topkapı Sarayı Saat Koleksiyonu, Osmanlı İmparatorluğu’nun zaman algısını, diplomatik ilişkilerde saatin oynadığı rolü ve estetiğin hayattaki merkezi konumunu anlatıyor. Yaklaşık 380 eserin içinde, dünyada eşi benzeri olmayan parçalar var. İnanıyorum ki sanatseverler burada, zengin bir tarih ve sanat şöleniyle birlikte hayat üzerine tefekkür edecekleri tarihsel bir bilgelikle buluşacak. Medeniyetimizin düşünce ufkunu günümüze taşıyan bu kıymetli müzenin hayırlara vesile olmasını diliyor, emeği geçenlere teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.
Paylaşımda, programa ilişkin fotoğraflara da yer verildi.
Muhabir: Başak Akbulut Yazar,Mikail Bıyıklı
























