DIYARBAKIR (AA) – Terör örgütü PKK tarafından kaçırılan çocuklarına kavuşmak isteyen ailelerin 3 Eylül 2019’da HDP il binası önünde başlattığı oturma eylemi kararlılıkla sürüyor.
Evlatlarını terörün pençesinden kurtarmak isteyen ailelerin kar kış, salgın, bayram demeden sürdürdüğü oturma eylemi 2 bininci gününe girdi.
Yurdun dört bir yanından gelen ailelerin de katılımıyla evlatları için nöbet tutanların sayısı günden güne artarak 380’e ulaşırken, büyük bir dayanışma ve kararlılıkla sürdürülen oturma eylemi sayesinde 60 aile evladına kavuştu.
Anne ve babalarının “dön”, “teslim ol” çağrılarına kayıtsız kalmayıp terör örgütünden kaçarak güvenlik güçlerine teslim olan evlatlar, bekleyişini sürdüren ailelere de umut oldu.
Gelen her evlat için sevinç gözyaşı döken aileler, aynı mutluluğu yaşama ümidiyle, ellerinde çocuklarının fotoğrafıyla eski HDP il binası önündeki çadırda oturma eylemini sürdürüyor.
“Evlatlarımızı versinler”
Hakkari’nin Şemdinli ilçesinden oğlu Rojhat’a kavuşma ümidiyle gelerek eylem yapan anne Necibe Çifçi, AA muhabirine, büyük zorluklarla “polis, öğretmen olsun” diye büyüttüğü evladının dağa götürüldüğünü söyledi.
“Çocuklar annelerin elinden alınarak dağa, taşa ve mağaralara mahkum edildi.” diyen Çifçi, evlatları için 2 bin gündür nöbette olduklarını belirtti.
Necibe Çifçi, “Yaz kış, yağmur çamur, sıcak soğuk demeden evlat nöbeti tutuyoruz, tutacağız. Evlatlarımız verilmeden buradan gitmeyeceğiz. Evlatlarımızı HDP ve PKK’dan istiyoruz. Evlatlarımızı bize versinler. Değil 2 bin, 10 bin gün de olsa HDP ve PKK’dan evlatlarımızı almadan buradan gitmeyeceğiz.” dedi.
Çifçi, oğluna güvenlik güçlerine teslim olması çağrısında bulundu.
“Evlatlarımızın yolunu gözlüyoruz”
Ağrı’dan kızı Hayal için gelerek eylem yapan anne Süheyla Demir de 2014’te 17 yaşındayken dağa kaçırılan kızına 11 yıldır hasret olduğunu söyledi.
Köyde yaşadıklarını, kızını zorluklarla büyüttüğünü, okumasını istediğini anlatan Demir, “Kızım zeki ve çalışkandı, gazeteci olmak istiyordu. Kızımı kaçırıp bütün hayallerini yıktılar. Burada 2 bin gündür evlatlarımızın yolunu gözlüyoruz. HDP bizi ne gördü ne de duydu. Bir gün gelip derdimizi sormadılar. Evlatlarımızı onlar kandırdı, onlar götürdü, biliyoruz. Biz evlatlarımızı onlardan istiyoruz.” diye konuştu.
Demir, eylemi sürdürmekte kararlı olduklarını belirterek, “10 bin gün de olsa buradan kalkmıyoruz, mücadelemize devam edeceğiz. Tek bir evladımız dağda kalmayana kadar karalıyız. 60 evladımıza kavuştuk, darısı başımıza. Evladımın gelişi benim için bahar olur. İnşallah o baharı biz de yaşarız.” ifadelerini kullandı.
“Nerede annelerin hakkı?”
Kars’tan gelerek oğlu Faruk için evlat nöbeti tutan anne Rahime Taşçı da 15 yaşında dağa götürülen oğluna duyduğu özlemi dile getirdi.
Taşçı, şunları kaydetti:
“HDP ‘Annelerin hakkını savunuyorum.’ diyor. Nerede annelerin hakkı? Tek erkek evladımı götürüp, evimi yıktılar. 11 yıldır Faruk’u görmedim, sesini duymadım. Ne zulüm varsa HDP yaptı. Oğlum gel, ölmeden seni göreyim. Oğlumun elbisesini koklayarak yatıyorum. HDP’ye hakkımı helal etmiyorum. Bu annelerin yüreğini parça parça ettiler.”
“Devletimizin çabasıyla 60 evladımıza kavuştuk”
Oğlu Ramazan için eylem yapan baba Recep Üçdağ da evladının 16 yaşında dağa götürüldüğünü belirtti.
Evlatları için mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Üçdağ, şöyle konuştu:
“(HDP) Sözde Kürtler için siyaset yaptıklarını belirtiyorlar. Bunların bir yöneticisi veya herhangi bir milletvekili bir gün gelip buradaki ailelere neden oturma eylemi yaptıklarını sormadı. Buradayız, kararlıyız. Ne yağmur ne çamur ne sıcaklık bizi bu mücadeleden vazgeçiremez. Tüm evlatlar gelene kadar burada kararlılıkla bekliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ve devletimizin büyük çabasıyla 60 evladımıza kavuştuk. Darısı diğer ailelerin başına. İnşallah tüm evlatlarımıza kavuşuruz. Bu konuda bize yardımcı olan Sayın Cumhurbaşkanı’mıza çok teşekkür ederim.”
Dağdaki tüm evlatlardan güvenlik güçlerine teslim olmalarını beklediklerini anlatan Üçdağ, “PKK’nın ölümden başka vereceği hiçbir şey yok. Burada güzel bir yaşam sizi bekliyor.” ifadelerini kullandı.
Muhabir: Ahmet Kaplan
