LONDRA (AA) – Avrupa’da İslamofobiyle ilgili yıllık değerlendirme ve istatistiklerin yer aldığı Avrupa İslamofobi Raporu’nda, İngiltere’yi inceleyen Keele Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aristotle Kallis, Fransa’yı ele alan Liverpool Üniversitesinden Dr. Kawtar Najib ve Danimarka’yı inceleyen Brunel Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Amani Hassani, AA muhabirine konuştu.
“İslamofobi, 7 Ekim’den beri zirvede”
Raporda İngiltere’yi ele alan Prof. Dr. Kallis, İsrail’in Gazze saldırılarının başladığı 7 Ekim 2023’ün siyasi söylem ve Müslümanların günlük yaşamında dönüm noktası olduğuna işaret etti.
“Müslümanlara karşı rapor edilmiş nefret suçları, buz dağının görünen yüzü.” diyen Kallis, önemli ölçüde İslamofobi suçunun bildirilmediğine vurgu yaptı. Kallis, “(İslamofobi) 7 Ekim sonrası zirveyi gördü. Bir noktaya kadar çıkıp sonra geri inmedi. Zirveye çıktı ve o günden beri en yüksek noktada.” diye konuştu.
Kallis, bu süreçte aşırı sağın cesaretlendiğini savunarak, aşırı sağcıların sosyal medyayı kullanarak nefreti yaydığına dikkati çekti.
İngiliz siyasetinde büyük bir aşırı sağ parti bulunmadığını ancak tabanda aşırı sağcı gruplar bulunduğuna değinen Kallis, geçen sene Southport’taki bıçaklı saldırı sonrası ülkede aşırı sağcı şiddet olaylarının başlamasını sosyal medya kullanımına örnek olarak gösterdi.
Kallis, Gazze meselesinin kamuoyunu kutuplaştırdığını da öne sürerek, “Kamuoyunun ortalaması Müslüman karşıtı, göç karşıtı anlatıya doğru kararlı şekilde kaydı. Buna tek başına 7 Ekim’de yaşananlar sebep olmadı ama daha da kötüleşmesine sebep oldu.” ifadelerini kullandı.
Medyanın buradaki rolüne de değinen Kallis, “Medya her zaman problemin parçasıydı.” değerlendirmesini yaptı.
Kallis, medyanın İslamofobi konusunda konuşma özgürlüğünün arkasına sığındığını, Müslümanlara ise konuşma özgürlüğü hakkı tanınmadığını vurguladı.
Geleneksel medya önemli rol oynasa da sosyal medyanın onun yerini almaya başladığını belirten Kallis, “Bu da iyi haber değil. Sosyal medya kontrolsüz ve serbest alan. (ABD’li milyarder iş insanı ve X’in sahibi) Elon Musk kendi siyasi ajandasını dikte edebiliyor, (aşırı sağcı) Reform UK Partisini ve Tommy Robinson’ı ‘İngiltere’nin başına gelen en iyi şey’ olarak niteliyorsa bu da iyi değil.” dedi.
“Yıllar içinde Fransa’da çıkan yasalar giderek daha fazla İslamofobik hale geliyor”
Avrupa İslamofobi Raporu 2023’te Fransa’yı inceleyen Dr. Najib ise Fransa’da İslamofobinin arttığını ve her geçen yıl daha da endişe verici hal aldığını, bu alanda son derece bilgili olan kişiler için bile yeni yasaları, gelişmeleri ve tartışmaları takip etmenin çok zorlaştığını dile getirdi.
Najib, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yıllar içinde Fransa’da çıkan yasalar giderek daha fazla İslamofobik ve Müslüman Fransızlara karşı baskıcı hale geliyor. Bu yasalarla baş etmek, Müslümanlar için oldukça zor. Bunun temel sebeplerinden biri de Fransa’da Müslümanların tanınan bir topluluk olarak kabul edilmemesi. Çünkü Fransa’da resmi olarak ‘ırk’ ve ‘din’ kavramları yok sayılıyor. Bu yüzden ‘Müslüman toplumu’ da resmen var kabul edilmiyor.” yorumunu yaptı.
Tanınmayan bir topluluk olarak Müslümanların kendilerini temsil edecek siyasi ses oluşturamadığına dikkati çeken Najib, bu durumun İslamofobi ile mücadeleyi daha da zorlaştırdığının altını çizdi.
Najib, 7 Ekim 2023’ten sonra ise Fransa’da İslamofobinin daha da arttığına dikkati çekerek, “Filistinlilerin insanlıktan çıkarılması, Müslümanların da aynı şekilde değersizleştirilmesiyle örtüşüyor.” ifadesini kullandı.
İnsanların her gün telefonlarının ekranında ve medyada Gazze’de öldürülen bebeklerin fotoğrafını gördüğünü söyleyen Najib, medyada Filistinlilerin insanlıktan çıkarılmaya devam ettiğini vurguladı.
Najib, “Bu durum, Fransa’daki Müslümanlar açısından da son derece kaygı verici hal aldı. Artık Fransa’da yalnızca kurumsal düzeyde İslamofobiden değil, giderek öldürücü bir İslamofobiye dönüşen tehditten söz ediyoruz.” diye konuştu.
“Danimarka’da siyaset kurumu İslamofobiyi gerçek ve ciddi sorun olarak tanımalı”
Raporda Danimarka’yı ele alan Dr. Hassani de 7 Ekim 2023’ten sonra Müslümanlara yönelik nefret suçlarında artış olduğu gibi Filistin yanlısı dayanışmaya yönelik baskının da arttığına işaret etti.
Özellikle çalışan bireylerin iş yerlerinde Filistin karşıtlarının ırkçı tavırlarıyla karşılaştığını söyleyen Hassani, “Özellikle Müslüman olarak görünürseniz, bu sizi 7 Ekim’den sonra ortaya çıkan İslamofobiye karşı daha savunmasız hale getiriyor.” şeklinde konuştu.
Hassani, İslamofobinin çok katmanlı sorun olduğunun ve bu nedenle birçok düzeyde ele alınması gerektiğinin altını çizerek, şunları söyledi:
“Öncelikle, Danimarka’da siyaset kurumunun İslamofobiyi gerçek ve ciddi sorun olarak tanıması gerekiyor. Çünkü siyasetçilerin kullandığı söylemler, sadece kamuoyunu değil, aynı zamanda yasa yapımını, politikaları ve kurumları da etkiliyor. Özellikle Danimarka’da, Müslümanların haklarını kısıtlayan politikalara karşı daha güçlü duruş sergilenmeli. Müslümanların kendilerini ifade etme özgürlüklerinin sınırlandırılması, doğrudan onların günlük yaşamlarını, iş bulma, eğitim alma ve eğitim ortamlarında kendilerini güvende hissetme haklarını da olumsuz etkiliyor.”
“Politikacıların İslamofobik söylemleri medya tarafından tekrar edilip yaygınlaştırılıyor”
İslamofobinin artmasında medyanın rolüne de değinen Hassani, Danimarka’da özellikle ana akım medyanın, genellikle siyasetçilerin Müslümanlara yönelik bakış açılarını yansıtan araç haline geldiğini kaydetti.
Hassani, “Politikacıların İslamofobik söylemleri medya tarafından tekrar edilip yaygınlaştırılıyor. Bu durum sadece iç siyasette değil, Gazze ve Filistin ile ilgili haberlerde de görülüyor. Medya, İsrail’e yönelik eleştirel bakıştan büyük ölçüde kaçınırken, hükümetin ‘Ne olursa olsun İsrail’i destekliyoruz’ tutumunu yansıtıyor.” dedi.
Bu tavrın, Filistinlilerin yaşam hakkının daha az değerli olduğu algısı yarattığını ve onları insanlıktan çıkaran söyleme dönüştürdüğünü vurgulayan Hassani, “Bu durum, Danimarka’daki Müslüman ve Filistinlilerin de toplumda değersizleştirildiğini ve siyasi görüşlerinin önemsenmediğini hissetmelerine yol açıyor.” diye konuştu.
Muhabir: Zuhal Demirci,Behlül Çetinkaya