EDIRNE (AA) – Tarım ve Orman Bakanlığınca yürütülen “Meriç-Ergene Havzası Taşkın Risk Yönetim Planının Hazırlanması İçin Teknik Yardım Projesi” kapsamında Edirne’deki otelde “Uluslararası Taşkın Risk Yönetimi Sempozyumu” düzenlendi.
Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye finansörlüğünde hayata geçirilen projenin kapanış etkinliği olan sempozyumda konuşan Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Afire Sever, Türkiye’nin 25 havzadan oluştuğunu, bunların 5’inin sınır aşan havzalar olduğunu söyledi.
Meriç-Ergene Havzası’nın sınır aşan havzalardan biri olduğuna dikkati çeken Sever, “Bu havzamızı Bulgaristan ve Yunanistan’la paylaşıyoruz. Meriç Nehri’nin toplam uzunluğu 492 kilometre, 305 kilometresi Bulgaristan’da. 12 kilometresi Türkiye sınırlarında olan Meriç Nehri, Türkiye ile Yunanistan arasında 175 kilometrelik sınır oluşturuyor. Edirne’nin kuzeyinde Arda, güneyinde de Tunca Nehri ile birleşiyor ve Ege Denizi’ne dökülüyor.” diye konuştu.
Sever, taşkın riskine karşı Meriç Nehri’nin üzerinde su yönetim sistemi oluşturulmasının önemli olduğunu dile getirdi.
Havza bazlı yönetim sistemini etkin hale getirmek için önemli çalışmalar yapıldığını anlatan Sever, “Bu projeyle birlikte 25 havzamızda taşkın yönetim planımızı hazırlamış olacağız. Bununla beraber 6 havzamızda da gözden geçirme çalışmalarımız devam ediyor. Su tahsis planlarımızı ve havza yönetim planlarımızı hazırlıyoruz. Su ikamesi olmayan, başka bir kaynakla yer değiştiremediğimiz ekosistemin, hayatın, medeniyetin, canlılığın devamını sağlayan bir kaynak. Dolayısıyla bu kaynağın iyi bir sistemle yönetilmeye ihtiyacı var.” ifadelerini kullandı.
“Su stresi altında olan bir ülkeyiz”
Sever, iklim değişikliği ve kuraklığın su kaynaklarını tehdit ettiğini belirtti.
Su kaynaklarını miktar ve kalite olarak sürdürülebilir kılmak için planlar ve çalışmalar yapıldığını dile getiren Sever, şunları kaydetti:
“Su kaynakları bakımından su stresi altında olan bir ülkeyiz. Değişen iklim şartlarında da her geçen gün su fakiri ülke konumuna doğru ilerliyoruz çünkü ülkemiz yarı kurak iklim kuşağı içerisinde yer alıyor. Bununla beraber iklim değişikliğinden en çok etkilenen Akdeniz iklim kuşağının içerisindeyiz. Dolayısıyla iklim değişikliğinin etkilerine karşı da kırılgan yapıda olan ülkemizin güçlendirilmesi lazım. İklim değişikliğine uyum ve kapasitemizin arttırılması lazım. İklim değişikliği, kuraklık, taşkın ve orman yangınlarıyla kendini gösteriyor.
Bu noktada iklim değişikliğine uyum kapasitemizi arttırmak için risklerimizi analiz ediyoruz. Bir tarafta kuraklıkla, bir tarafta taşkınla mücadele ediyoruz. Aynı zamanda yangınlarla mücadele için kapasitemizi geliştiriyoruz. Bu mücadelenin entegre bir şekilde yapılması lazım. Özellikle taşkınla ve kuraklıkla mücadelenin entegre şekilde yapılması lazım.”
Muhabir: Gökhan Zobar