“Türkmen şehri” Gaziantep’i tabir ederken sık kullanılan sıfatlardan biridir. Kentin dönem dönem Türkmen göçlerine ev sahipliği yapmasıyla, göçlerin yer isimlerine de yansıması olmuştur. İlçe, mahalle, sokak, kahvehane, ova gibi yerlere Oğuz boylarının ve aşiretlerinin isimleri konmuştur. Bunlara en belirgin örnekler, Üçoklar ve Bozoklar Mahallelerinin isimleridir.
Üçoklar’ın, Oğuz’un sol yanındaki oğulları, Bozokların ise sağ yanındaki oğulları dır. İsimleri mitolojik anlatıya göre, Uygurca Oğuzname’de geçen olayı şöyle aktaralım.
“Oğuz’un yanında akıl danıştığı bir bilge kişisi var: Ulu Türk. Ulu Türk bir gece rüyasında üç tane gümüş okun şimale doğru gittiğini, bir tane altın yayın da doğudan batıya doğru göğü çevrelediğini görüyor. Bunu Oğuz’a anlatıyor. Oğuz da oğullarını yanına çağırıyor. Oğuz’un birinci hanımından üç oğlu var, ikinci hanımından da üç oğlu var.
Birinci hanımından olan üç oğluna diyor ki: -Sizler gidin, üç okları bulun, öbürlerine de: – Siz yayı bulun, diyor. Oğullarını gönderiyor. Oğulları altın yayı ve gümüş okları bularak, geliyorlar. Gümüş okları bularak gelenler Oğuz’un soyundan gelen Üçoklar, diğerleri de Bozoklar oluyor.”
Oğuz’un altı oğlu vardır. Oğuz kağan’ın soyu bu altı oğuldan türeyerek, 24 Oğuz boyuna gelmiştir ve 24 Oğuz boyundan da diğer Oğuz boylarının çıkmıştır. Oğuz’un çocuklarının doğuşunu ise şu şekildedir.
“Oğuz bir gün, bir yerde gök tanrıya yalvarmaktaydı. Gökten bir ışık indi. O ışık içerisinde bir kız vardı. Kız öyle güzeldi ki: ‘Gülse gök tanrı güler, ağlasa gök tanrı ağlardı.’ Oğuz bu kızı çok seviyor, onunla evleniyor. Ondan üç oğlu oluyor. O oğullarına da: Gün, Ay ve Yıldız adları veriliyor. Yani Gün Han, Ay Han, Yıldız Han; gökten inen kız ile Oğuz’dan doğan çocuklar.
Oğuz bir gün yine bir ağaç kavuğunda bir kız görüyor. Çok güzel bir kız o da. O kızla evleniyor. Oradan da Gök, Dağ ve Deniz doğuyor. Gök Han, Dağ Han, Deniz Han. Onlar da Üçoklar zaten. Oradan da Üçoklar soyu gelmiş oluyor.
Oğuz boylarının Gaziantep ‘e gelişide şu şekildedir..
“İslam’ın 10 – 11. yüzyılda kabul edilmesiyle hatta daha da önceden Müslüman olan Türk boyları var. Oğuz boyları Gaziantep ‘e( M.Ö 9. Yüzyıla’da 820 ) gelmişlerdir. ama daha eski tarihlerde de gelmişlerdir.çünkü Hazar’ın güneyinden ve kuzeyinden M.Ö 7 ve 8 yüzyılda da bu bölgeye yani Gaziantep e bir dönem yerleşen oğuz boyları sonra tekrar sefere çıkarak uzun bir süre uzaklaşmış ve 2 yüzyıl sonra tekrar gelerek yerleşmişlerdir. Aynı zamanda Hunlar , Avrupa da türk devleti kurarken bu bölgedeki oğuz boylarının çok büyük etkisi olmuştur. Aynı zamanda tarihte biraz daha geriye yolculuk edersek oğuzlar tarihte sümer ile komşu hitit ile beraber yaşamış şanlı bir soydur.aynı zamanda oğuz boyları yakın zamanda ise araplar’la komşu gayrimüslimler ilede beraber yaşamış medeni bir soy olan oğuzlar ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK ün 26 ocak 1933 Gaziantep ziyaret i ve balkon konuşmasında halka gözlerinden yaşlar süzülerek şöyle seslenmiştir.( Değerli ve saygı değer hemşerilerim sizler ata yurdunuzu düşmana terk etmediniz verdiğiniz milli mücadelede sadece antep i değil tüm Anadolu’yu da düşmana karşı korudunuz ve bugün anadolu’nun Türk olarak anılmasının yegane temeli oldunuz. Soydaşlarım bende bu toprakların bir evladıyım ama sizinde geçmiş atalarınız gibi bu topraklardan benimde atalarım fetih zaferlerine çıktı uzun yıllar sonunda bu kutsal türk topraklarında yine soydaşlarım ve akrabalarımla beraberim ve ölmeden ruhum bu naçiz bedenden ayrılmadan önce siz değerli hemşerilerimle ayrıca kucaklaştığım içinde müteşekkirim), diye sözlerini tamamlayıp bey mahallesi ne adres kaydını yaptırarak kimliğini buradan almıştır. Gaziantep valisi Akif bey Atatürk e: efendim kimliğinizi neden buradan aldınız bir ehemniyeti varmıdır. bu durumun diye sordu? Atatürk : Akif paşa bırak da öldükten sonra memleketimle anılayım diye cevabını verdi…
Bu yazımızda şunu demek isteriz asrın felaketi olan depremde o bölgede yaşayan vatandaşlarımız çok ağır kayıplar verdi ve bugün o bölgeden gelen haberlere baktığımızda geçmişte devlet üstüne devlet kuran oğuz kağan torunlarının el ele vererek tekrar topraklarını yine geçmişte bırakmadıkları gibi bugünde bırakmayarak yaralarını sarıp yine o kutsal vatan topraklarında dimdik durarak dünyaya çalışkanlık örneğini sergileyerek ataları OĞUZ ‘un bin ölür bin diriliriz sözünü torunları şerefle söyleyip şehirlerini tekrar kuruyor bu ulu Türk soyu ilelebet kıyamete kadar duruşundan, dininden örfünden ve vatan aşkından adından söz ettirecektir. Asrın felaketinde ölenleri rahmetle anar kalanlara sabırlar dileriz….